"Ne yahudiliğimiz, ne ermeniliğimiz, afedersin ne de rumluğumuz kaldı."
Yukarıda ki sözler seçim kampanyasını onlar ve bizler diye inşa eden; rakibini dini mezhebi üzerinden karşısında ki topluluğa yuhalatan; İsrail'e "One Minute" diye çıkışıp mücahitlikte çığır açan ama İsrail'i koruyacak füzeleri hiç çekinmeden ülkemize yerleştiren; işine gelince pis işlerinin sorumlusu olarak devleti ortaya koyan, işine gelince sorumluluğu hükümete devşiren; Dersim için katliam kelimesini kullanıp, kürsüde teröristleri yücelten ama Uludere için ses çıkaramayan başbakanımıza ait sözler.
Daha dün af dilenecek bir sıfat olarak bahsederken bugün rum asıllı birinin cenazesinde boy göstermek siyasetin ve siyasetçilerin aslında ne kadar kirli olduğunu bize birinci elden gösteriyor.
Dün söylediğini bugün yutan, dün başka, bugün başka davranan sayın başbakan efsane futbolcu Lefter Küçükandonyadis'in cenaze töreninde Fenerbahçe taraftarı tarafından yuhalanmış, tıpkı geçen sene aynı gün, 15 Ocak 2011'de Ali Sami Yen Stadının açılış töreninde Galatasaray taraftarı tarafından yuhalanması gibi.
Tayyip Erdoğan sinirlenmemesi için fanusundan çıkmaması gerektiğini anlayamıyor. Bu ülkede bindirilmiş kıtaların olmadığı bir kalabalıkla karşılaştığı zaman tepki almaya, yuhalanmaya, ıslıklanmaya alışması gerekiyor. Nede olsa ileri demokrasiyi yaşıyoruz.