28 Mart 2012 Çarşamba

4+4+4'ÜN ASIL HEDEFİ NEDİR?

Başlık biraz banal oldu fakat konumuz çok önemli!

Yeni eğitim düzenlemesi hepimizin malumu. Fakat ben burada bu düzenleme ile asıl hedeflenen noktaya sizlerin dikkatini çekmek istiyorum.

Fatih Medreseleri (http://www.fatihmedreseleri.com/)

Sayfayı tıklayıp incelemey başladığınızda kendinizi Afganistan'da bir medresenin internet sitesinde zannedebilirsiniz, fakat bu site Türkiye'de yıllardır faaliyet gösteren, Milli Eğitime paralel bir kurum!

Amaçlarının arasında çocukları 4 yaş 4 ay 4 günlük iken medreselerine dahil edip, ilkokulu bir şekilde dışardan bitirterek, gençliğine kadar kendi medreselerine eğitim vermek var.

4+4+4 yasasının ilk tartışılmaya başlandığı günlerde  (http://www.haberturk.com/polemik/haber/722406-5-yasinda-okula-baslanir-mi) ilkokula başlama yaşı olarak 5 yaş tartışılıyordu. İnsan sormadan edemiyor acaba bu 5 yaş fikri medrese eğitimi vermek için ideal olduğundan dolayı mı ortaya atılmıştı?

İnsanlar 12 yıllık zorunlu eğitime neden karşı çıkıyorsunuz diyorlar. Hatta AB Bakanı Egemen Bağış, yapılacak düzenleme ile eğitimin AB standartlarını yakalayacağından bahsediyordu Brüksel'de.

Çok merak ediyorum AB'de eğitim birliği ilkesini uygulamayan kaç ülke var? Daha da kötüsü 4 yaşında çocuğunu medreseye ya da muadili bir okula gönderen kaç aile var?

Milli Eğitim Bakanlığı acaba bu kurumlar hakkında yasal işlem yapmakta mı? Yoksa çıkartılan ve çıkartılacak olan yasalarla bu tür kurumlar alternatif eğitim kurumları olarak yasallaşacak mı?

Bu sebeple elimizden geldiğince 4+4+4'e karşı çıkmak zorundayız!

İKİYÜZLÜLÜK DİZ BOYU

Arap Baharının rüzgarları ilk defa esmeye başladığında yandaş olsun olmasın, basınımızın büyük bölümü ve iktidar olayı bir özgürlük ve demokrasi mücadelesi olarak adlandırdı. Arap ülkelerinde insanlar yığınlar halinde sokakları kuşatırken basınımız ve iktidar hep arkalarında oldu. Ne de olsa bu bir demokrasi savaşıydı! Hatta çok saygı değer(!) iktidarımız Libya'daki direnişçilere 200 milyon dolar gönderildiğini en yetkili ağızlardan paylaşıyordu. Ne de olsa artık Büyük Orta Doğu Projesinin amiri bizdik ve demokrasiden yana tavır alan halkların arkasında durmalıydık! Halkın gerekli gördüğünde meydanlara inmesi iktidarımız ve basınımız tarafından demokratik bir hak olarak algılanıyormuş!

Fakat demokrasinin de maalesef bir sınırı var! Arap halklarının iktidarlarına karşı gelmek için meydanlara inmesi demokrasi mücadelesi olarak adlandırılırken, Türkiye'de muhalefet milletvekilleri bile sille tokat dövülerek geçirilmeye çalışılan, ülkenin geleceği ile ilgili çok önemli bir kanunu halkın protesto etmek isteyip meydanlara inmesi Necip Türk Basını için demokrasiye vurulmak istenen darbe, eğitimde reform istemeyenlerin yarattığı gerginlik olarak adlandırırken, KESK'in eylemine yapılan sert polis müdahalesini basının bir kısmı tatsızlık ve gerginlik olarak olayın özüne hiç dokunmadan vermeyi tercih ederken, bazı basın kuruluşları haber sitelerinde olaylara manşetlerinde yer bile vermediler. Halktan olayları saklamayı tercih ettiler. 

İktidar cephesinde ise Nurettin Canikli, CHP'nin 4+4+4 eylemini yasa dışı olarak nitelerken, bütün izinleri valilikten alınmış yasal bir eyleme ait afiş ve duyurular Büyükşehir Belediyesi tarafından toplatıldı. 

KESK'in yapmak istediği eylemde ise polis eylemcilerin bile sayısından fazla bir sayı ile eğitimcilerin karşısına çıktı, Ankara'ya girişlerinde zorluk çıkartıldı ve en acısı çeşitli illerde eğitimcilere karşı şiddet kullanıldı. 

Peki neden? Arap Baharında insanlar sokaklara döküldüklerinde bu bir özgürlük mücadelesi oluyorsa, ülkenin tamamını ilgilendiren bir yasa ile ilgili eylem yapmak neden yasadışı görülüyor? Muktedirler neden korkuyorlar?  

Bugün KESK'çilere yapılan şiddetten sonra; Suriye'de polisin masum sivilleri acımasızca dövmesi, öldürmesi ile ilgili haber yapanlar utanmayacaklar mı?

Dün Tahrir Meydanından saatlerce yayın yapıp demokrasi havarisi gibi takılan muhabirler ve haber müdürleri, bugün KESK'in eylemini haberleştirirken utanmayacaklar mı?

Dün Libya'da göstericilere parasal destek sağlayan iktidar, bugün kendi halkına şiddet uygularken utanmayacak mı? 

9 Mart 2012 Cuma

AKP'NİN ZAMANAŞIMI

AKP faili ve müdafisi olduğu Sivas katliamının üzerini zamanaşımı ile kapatmaya çalışıyor. Bu bir itham değildir sakın yanlış anlamayın. Gerçeğin ta kendisidir. AKP Sivas katliamının failidir. Dersim’i katliam diye adlandırıp, teröristlere iade-i itibar sağlamaya çalışanlar Sivas katliamını bizzat kendi yayın organları ile “Sivas Tatsızlığı”, “Sivas Provokasyonu” diye nitelemekten bir an olsun utanmıyorlar.
AKP bu katliamın müdafisidir dedik, bakın o günlerde katilleri beraat ettiren avukatlar ve bugünkü mevkileri;

Av. Şevket Kazan, eski RP milletvekili ve eski Adalet Bakanı; 

Av. Celal Mümtaz Akıncı, Afyon Barosu Başkanı ve AKP oylarıyla Anayasa Mahkemesi üyesi;
 

Av. Hayati Yazıcı, AKP’nin devlet bakanı;
 

Av. Haydar Kemal Kurt, AKP Isparta Milletvekili;
 

Av. Zeyid Aslan, AKP Tokat Milletvekili, Başbakan Erdoğan’ın eski avukatı;
 

Av. Hüsnü Tuna, AKP Konya Milletvekili;
 

Av. Burhanettin Çoban, Afyonkarahisar AKP’li Belediye Başkanı;
 

Av. İbrahim Hakkı Aşkar, 22. Dönem AKP Afyon Milletvekili;
 

Av. M. Ali Bulut, AKP Maraş Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi;
 

Av. Bülent Tüfekçi, AKP Malatya İl Başkanı;
 

Av. Halil Ürün, RP kayıp trilyon davası sanığı, AKP Afyon Belediye Başkan adayı;
 

Av. Mevlüt Uysal, AKP İstanbul Başakşehir Belediye Başkanı;
 

Av. Nevzat Er, Eski AKP Eminönü Belediye Başkanı;
 

Av. Suat Altınsoy, AKP Konya İl Bşk. Yardımcısı;
 

Av. Tayfun Karali, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülaceze Müdürü;
 

Av. Ferruh Aslan, İst. Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Müdürü;
 

Av. İbrahim Kök, AKP Elazığ milletvekili aday adayı;
 

Av. Ali Aşlık, eski AKP İzmir İl Başkanı;
 

Av. Bedrettin İskender, AKP Ümraniye Belediye Başkan adayı;
 

Av. Ekrem Bedir, Sakarya AKP Hendek Belediye Meclis Üyesi;
 

Av. Eyüb Karagülle, eski Saadet Partisi İlçe Başkanı;
 

Av. Faruk Gökkuş, AKP, Kâğıthane Belediye Başkanlığı aday adayı;

Av. Hasan Hüseyin Pulan, AKP İstanbul İl Disiplin Kurulu üyesi;
 

Av. Hurşit Bıyık, AKP Trabzon İl Başkan Yardımcısı;
 

Av. Reşat Yazak, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu üyesi.



Cinayetlerinin üzerini örtmenin AKP’liler için bir ata sporu olduğunu da biliyoruz. Tıpkı Adli Tıp İhtisas Kurumu dönemdeki üstün performansı ile Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürü olan Eyüp Çakmak gibi, yakın tarihimizin en acımasız katliamının üstünü örtmeye çalışan canileri iyi tanı ey halkım. Faillerin bugüne kadar bulunamaması ve bu davanın zaman aşımına uğratılmaya çalışılması bir tesadüf müdür? Dün katillerin müdafisi olan zatlar bugün de aynı görevi üstlenmektedirler. Bu suça ortak olmayın ey halkım. Orada can veren günahsız insanlar için AKP’ye “DUR!” deyin.
Alın size taze bir örnek; henüz geçen gün mecliste Sivas Katliamının zamanaşımına uğramaması için verilen yasa teklifi AKP’li milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

Neden?

Çünkü bu katliamın failleri meclisteki müdafileri tarafından korunmaktadır.

Fakat bugün bu katliamı zamanaşımına uğratmaya çabalayanlar bilsinler ki anaların yüreğinde zamanaşımı yok. Ahireti dillerinden düşürmeyen katiller bunun hesabını elbet verecektir!